1970’lerin sonlarında kurulan ve punk rock’ın efsane isimlerinden biri haline gelen The Clash, yalnızca enerjik melodileri ve asi tavrıyla değil, politik ve toplumsal söylemleriyle de müzik dünyasını sarstı. Hayranları için kurtuluşun sembolü, eleştirmenler için ise müzik fenomeni olan bu efsane grup, ‘London Calling’ gibi klasik müzikleriyle hâlâ milyonların müzik listelerindeki yerini koruyor.
The Clash setini birlikte keşfedelim. ?
Kaynak: bir
1970’lerde Sex Pistols’la birlikte İngiltere sokaklarında punk müziği patladı.
Dört genç, Sex Pistols’un “Anarchy in the UK” turnesinde ön grup olarak performans sergileyerek punk müziğini yeni bir seviyeye taşıdı.
Bu dört gencin kurduğu The Clash, siyasi bir duruş sergileyerek insanları düşünmeye ve harekete geçmeye çağırıyordu.
Grubun yöneticisi Bernhard Rhodes, 68 kuşağının eyleminin katılımcısıydı ve grubu siyasi bir kimlikle öne çıkarmak istiyordu.
Grubun ana dörtlüsü vokalist Joe Strummer, gitarist Mick Jones, basçı Paul Simonon ve davulcu Topper Headon’dan oluşuyordu.
Joe Strummer Ankara doğumlu bir diplomattı ve müzik kariyerine flüt çalarak başladı.
Mick Jones ve Paul Simonon, İngiltere’nin Brixton kentinde personel sınıfı ailelerde büyüdüler.
Jones bir müzik dehasıdır; Simonon ise asi bir imaja sahipti. Bu dörtlü, İngiliz gazetelerinde sıkça bahsedilen ‘çatışma, mücadele’ anlamına gelen The Clash adı altında müzik yapmaya başladı.
İlk single’ları White Riot’u 1977’de çıkardılar.
İngiliz hükümeti grubu o kadar tehditkar buldu ki, 1977’de üyeler Joe Strummer ve Paul Simonon yastık kılıflarının çalınmasına varan saçma suçlamalarla tutuklandı.
Diğer iki üye Mick Jones ve Topper Headon ise ‘silahla güvercin kaçakçılığı yapmak’ suçlamasıyla gözaltına alındı.
The Clash, ırkçılığa ve sosyal adaletsizliğe karşı durduklarını açıkça belirtti ve bu nedenle “Rock Against Irkçılığa” konserleri gibi etkinliklerde yer aldılar.
Müziklerini Jamaika reggae tonlarıyla harmanlayarak punk müziğini farklı bir boyuta taşıdılar.
“Sandinista!” 1981’de yayınlandı. Albüm Amerikalı müzik eleştirmenleri tarafından çok beğenildi.
Ancak bir yıl sonra The Clash, uyuşturucu sorunları ve set içindeki diğer çatışmalar nedeniyle dağılmaya başladı.
Grup, 1982’de Amerika Birleşik Devletleri’nde popülerliğin zirvesine ulaşmış olsa da, ana üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle ertesi yıl dağıldı.
Grubun önemi ve etkisi zamanla ortaya çıktı.
Öyle ki ‘Uluslararası Çatışma Günü’ dünyanın dört bir yanındaki kentlerde kutlanmaya başlandı. Küme üyeleri faşizme, ırkçılığa, şiddete karşı olduklarını ve yaratıcı olmak için burada olduklarını belirtti.
Grup, 2002 yılında Joe Strummer’ın ölümüyle tarihe geçmiş olsa da duruşları ve müzikleri hala ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
